GUE/NGL

Geçen Eylül’de yapılan seçimlerde, seçmenler SYRIZA’nın iki eksene dayanan yeni siyasi programını kabul etti:

GUE/NGL Milletvekillerinin Diyarbakır’ın Sur İlçesine Girmelerine İzin Verilmedi

GUE/NGL heyeti, Türkiye ziyaretine dair raporunu Strazburg’da 8 Mart günü saat 17.30’da açıklayacak.

GUE/NGL

Cizre sakinlerine yönelik ölümcül saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz.

28 Haziran 2011 Salı

Devletleştirilen Milletvekilliği...

Acaba gasp edilen, bir tür devletleştirilen ya da millileştirilen milletvekilliği merkez siyasetin bir partisine ait olsaydı ne olurdu?

İlk olarak buna devletleştirme veya millileştirme değil, yargının siyasete müdahalesi denirdi. Sonra tüm merkez partileri bu durumun değişmesi gerektiğini söyler, söylemekle de kalmaz gerekli yasal değişiklikleri yapmak üzere hemen harekete geçerlerdi.

Peki, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun bir milletvekilliğinin gasp edilmesinin merkez siyaset, merkez medya, merkez ekonomi ve merkez akademi tarafından çok da fazla sorun edilmemesi gerek diye karşılanmasının nedeni nedir?

16 Haziran 2011 Perşembe

Âlemi Kör, Herkesi Kemalist Sanmak

Bir zamanlar memleketin en geçerli –izm’i olan Kemalizm, şimdilerde AKP Muhipleri Cemiyeti kıvamına gelmiş olan bir kısım medya tarafından en büyük itham yaftası olarak kullanılıyor (Çok Kemalist bir giriş oldu değil mi?).

Neyse, daha fazla uzatıp kendimi Kemalizm ateşine atmayayım. Birkaç nesli berhava eden bu –izm’in ardından ah û vah edecek değilim elbette. İtiraz noktam, AKP’yi ve onun iktidarını en büyük özgürlük savaşçısı olarak görüp, geri kalan âlemi kör, herkesi Kemalist sananlaradır.

Bu arkadaşlara göre AKP yanlısı, yandaşı, taraftarı, sempatizanı, seçmeni vs. olmayan herkes bir şekilde ucundan kıyısından Kemalist oluyor. 80 yıllık baskı, zulüm ve statükodan toplumu “özgürleştiren” bir hareketin karşısında yer alan herkesi böylece aynı kaba tıkıştırmak muhteşem bir toptancılık örneği (“Özgürleştiren” kelimesini tırnak için alma sebebim, gerçekliğinden şüphe etmemdir. Yoksa özgürleşmemiz gerek, orası kesin) Gerçi AKP ve fikriyatının temelinde toptancı tüccar zihniyeti olduğuna göre bir yerde bunu normal karşılamak gerekiyor olabilir.

8 Haziran 2011 Çarşamba

Halk Bağdat Caddesine İndi, Vatandaş Kafelerde Rahat Oturamadı

Geçtiğimiz Cumartesi günü Bağdat Caddesi (Bundan sonra bilinen şekliyle kısaca “Cadde” olarak adlandırılacaktır) alışık olmadığı bir türde seçim çalışmasına tanık oldu. Daha doğrusunu söylemek gerekirse yapılan çalışmanın türü açısından alışılmadık değildi belki ama bu çalışmayı yapan kitlenin muhteviyatı açısından, evet, Cadde sakinleri ve müdavimleri için alışılmadık olduğu belliydi.

Sebahat Tuncel ve Ufuk Uras’ la birlikte çıkılan Adalar seçim gezisini müteakiben (Belki de buna seçim gezisi değil, 23. Dönem İstanbul 1. Bölge milletvekili Ufuk Uras’ın, 24. Dönem için seçmenlerine Sebahat Tuncel’i emanet etmesi demek lazım) Saat 17:00’ da Cadde’ de gerçekleştirilen hayli renkli yürüyüşün öncesinde de kimi etkinlikler oldu tabii ki. Örneğin sivilliği kendinden menkul sivil polislerin en fazla 60 kişilik kapasiteye sahip tekneyi “amirim, malum vapur geldi” anonslarıyla karşılaması ve Sebahat Tuncel ve Ufuk Uras’ı gözlemeyi bir an olsun bile elden bırakmaması, Cadde yürüyüşünün ilk olarak devlette bir şaşkınlık yarattığının göstergesi gibiydi. Belki de Sebahat Tuncel’ in, “ bir devlet memurunun düğmesini koparmak 3 aydan başlar ” sözünün efsane gibi yayıldığı bu topraklarda bir devlet memurunun yüz hizasında hafif bir esinti bırakan hareketinin de bunda bir etkisi vardı. Bu hareketin devlet üzerindeki psikolojik etkisini değerlendirmeyi daha yetkin kişilere bırakmak lazım belki de, biz şimdi Cadde’ye doğru yürümeye devam edelim.